Wednesday, July 25, 2007

The second birthday without you - "would have been"s...

Dear Daughter, this is the second birthday without you. I visited your grave again, but this time I was not alone to savour the peace of being with you. I had to have a quarrel with the bloke decorating your grave. That was for your sake, but it should have been different. I hope you did not mind. I could not stay over because I was upset and it was too hot. Apologies...

You would have been 22 with a double major of molecular biology and dance. I would have felt tears roll down my cheeks watching you pick up the diplomas. You would have stepped towards me in your gown and introduced a crowd of new friends around. A young man would have been eyeing me up furtively at a distance, and finally making his way to me stretching a hand. You would have scheduled a short holiday in Cuba before taking up work at the research department of Pfizer. You would have hired a suitable hall and staff for the dance school long planned. I would have been somewhat uneasy for fear of not being able to see you often enough.

Thursday, July 12, 2007

Candan'ın Hatıra Ormanı tabelası ve telörgüsü tamamlandı ///


Geçen hafta Candan'ın Hatıra Ormanı'nın tabelası Kastamonu'da yaptırılıp yerine takıldı. Tabela yukarıdaki gibidir. Ayrıca küçücük fidanların hayvanlar tarafından ezilmesini engellemek için ormanın çevresi dikenli tel ile çevirildi. Kızımın ruhu hoşnut olmuştur inşaallah.

Monday, July 09, 2007

Canım benimm. Beni hiç yalnız bırakmıyorsun rüyalarımda. Hep dua ediyorum nolur bana rüyalarımda görün diye. Demek ki beni duyuyorsun. Çok özlüyorum seni. Temmuz geldiği zaman hiçbişeyden zevk almamaya başlıyorum sanki. Çok sıkılıyoruz sensiz.

Ama sen beni yalnız bırakmadın rüyalarımda yine.



Çilek en sevdiği meyvelerdendir Candan'ın. Sevip de yiyemediği için çok üzülürdük. İki gün önce muhteşem bir rüya gördüm. Candanım upuzun kıvırcık saçlarıyla o kadar güzeldi ki. Elinde kocaman bir tabakla bana doğru geliyor. Bakıyorum acaba elinde ne var diye. Candanın elinde kocaman bir tabak dolusu çilek... Korkuyorum birden. Candan yememen lazım ama çilek yasak sana diyorum. Ben sana başka istediğin bişey alırım...

Candan herzamanki parlak gözleriyle bana gülümsüyor ve artık çilek yiyebiliyorum. Hem de istediğim kadar diyor. Çilek bana yasak değil. Çok iyiyim... Sevinçten koşup Candan'a sarılıyorum.

Uyandığımda o kadar mutluydum ki. Candan yanımda diildi belki ama bence bana bir haber getirmişti kendisinden. Ben eminim çok mutlusun canım benim. Kocaman çileklerden de yiyebiliyorsun, küçük lokumlardan da... Hem de istediğin kadar. Çağıl'ın rüyasındaki gibi üzerinde lise formasıyla var gücünle koşturup duruyorsun da hiç yorulmadan eminim.



İkizlerin seni çok seviyor. Ama çok da özlüyor. Keşke bir çaresi olsa...

Özge

Wednesday, July 04, 2007

Rüya bildirimi...

Bir arkadaşım rüyasını bildirdi:

“Yine kıpır kıpır, seke seke yürüyen bir kız çocuğu gibi; hareketli, konuşkan, capcanlı bir genç kız. Sana takılıyor, sitem ediyor, şaka yapıyor, naz yapıyor. Bir yerden gelmiş, günübirlik dönecek. Bir an bile atlamıyor sana takılmadan, tadını çıkarıyor adeta. Candan'ı birkaç defa görmüştüm fakat onu bu kadar keyifli, neşeli, mesut ikinci görüşüm. Bir ara seni eleştirdi ve sen bunaldın, uyumaya gittin ve gerçekten uyudun. Candan da ‘Bakın kaçtı kaçtı’ diye nasıl eğleniyor, nasıl gülüyor! Senin ‘olmazsa olmazlarına’ nasıl ‘olmasa da olur’ diye muziplikler yapıyor! Bir baba-kız sataşması bu kadar güzel ve tatlı olabilir. Her defasında hayattayken tanıyamamış olduğuma çok üzülüyorum, ruhu şad olsun.”