Thursday, November 23, 2006

İspanyol Dansı'ndan önce Candan... /// Candan before Spanish Dance...














Candan İspanyol Dansı için Ahmet Vefik Pasa Tiyatrosu sahnesine çıkmaya hazır, 18 Haziran 2003, BURSA /// Candan ready to go on stage for Spanish Dance at Ahmet Vefik Paşa Theatre, 18 June 2003, BURSA

Saturday, November 18, 2006

Candan ve Yasemin Araç'ta - Mezuniyet Balosu'nda Cho ile /// Candan and Yasemin in Araç - With Cho at the Graduation Ball





















ALTTA: Candan ve Yasemin ABD'ye gidiş öncesi Araç'talar, Temmuz 2003, Araç /// BOTTOM: Candan and Yasemin in Araç before Candan left for the USA, July 2003, Araç

ÜSTTE: Koreli arkadaşı "Cho" ile Çırağan Sarayı'ndaki mezuniyet balosunda, 30 Temmuz 2003, İSTANBUL /// TOP: At the graduation ball held at Çırağan Palace with Korean friend "Cho", 30 July 2003, İSTANBUL






Thursday, November 16, 2006

Aslı Abla rüyasında Candan... /// Candan in Sister Aslı's dream...

Canım Kardeşim
Bu gün rüyamda gördüm seni...Ne kadar da özlemişim...Okuldayım ama okul çooook büyük.(Burası değil.)Sen geliosun okula ziyarete arkadaşlarıla birlikte,sarılıyoruz.Sonra okulda gezmeye gidiyorsunuz.Ben de işime dönüyorum.Ofiste otururken sesini duyuyorum,üst kattan”ablasııııı”diyorsun...Koşarak gidiyorum.Ne oldu Candan diyorum...Gel diyosun ama sadece sesin var seni göremiyorum.Sese gidiyorum.Senin saçların yanlarda iki kıvır kıvır at kuyruğu şeklinde.Yüzün gözün çikolata.Ağzında da çikolata var.Gülüyorsun,arkadaşın var O da gülüyor.Her tarafı dağıtmışsınız,her yer çikolata.Ben de başlıyorum gülmeye,,Sonra yakalanmayın diye çıkarıyorum sizi ordan.Daha sonra ben yine ofisimdeyim.Dışardan kapı var güya ofisimde o kapının dışında da havuz...Kapıdan içeriye giriyorsun dört kız var yanında sen ortadasın.Arkandan ışık vuruyor,ışık sadece sana vuruyor.O kadar güzelsin ki....Üstünde bembeyaz bir mayo,pürüzsüz tenin..Hiç konuşmuyorsun,sadece gülümseyerek bana bakıyorsun,ben de sana kitleniyorum.Mayonun üzerine bembeyaz bir tül giymişsin.Dizlerine kadar.Birden arkadan hafif bir rüzgar esmeye başlıyor,tül dalgalanıyor.Bana uzun uzun bakıyorsun,gülümsüyorsun ve el sallayarak arkanı dönüp gidiyorsun.Seni bir meleğe benzeterek hayran hayran arkandan bakıyorum......
Candan bu rüyadan uyandığımda yaşadığım mutluluğu hissettiğini biliyorum.Sen orda mutlusun ve huzurlusun,ben de artık bunu biliyorum.Bembeyaz bir melek oldun rüyamda orda olduğun gibi.Seni o kadar özledim ki....Ama böyle bir rüya gördüğüm için içim çok rahatladı.Sen biliyorsun neler hissettiğimi,beni rahatlatmak için geldin.Hep gel.......

Geçen gün okulun bahçesine çıkıp rastgele bir banka oturdum.Arkamı döndüğümde farkettim ki senin adın yazıyor bankta.Senin için okul anı olması adına bank yaptırmıştı.Ön bahçede duruyor.Ama yatılı bölüme alacağız bankı.(Ortak alan bitince) böylece her gün görebileceğiz.İsminin yazdığı plaketi sevdim ve konuştum onla senmişsin gibi.Ve şaka gibi biliyorum ama sigaramı içemedim o banka oturunca.Sen hep kızardın ve hiç istemezdin ya sigara içmemi.....İçemedim işte sanki sen ordaydın.O banktaydın....Ve yine kızıyordun bana.İçemezdim pek yanında sigara hatırla......:)

Cenncenn’im,Kardeşim.....
SENİ ÇOK SEVİYORUM.....Kalbimdeki yerini hiç birşey değiştiremiyecek.

ABLAN....


---------------------------

Dear Sister, My Life,

I saw you in my dream today. How much I have missed you... I am at school but the school is sooooo big. (not this one) You come for a visit to the school with friends; we hug. Then you all go for a walk around in the school. I return to work. Sitting in the office I hear your voice; you say "Sisteeeer O' " from upstairs. I go running. "What’s up, Candan?" I ask. You say "Come." Only the voice is there; I can not see you. I go towards the voice. It is you with your hair formed into two curling ponytails on the sides. Your face is smeared with chocolate all over. There is cholocate in your mouth, too. You smile. You have a friend. He/She smiles, too. You have messed up the whole place, with chocolate everywhere. I burst into laughter as well. Then I take you out in case you get caught. Then I am in my office again. Apparently there is a door in my office leading straight out, and a pool just outdoors. You step in through the door; there are four girls with you, and you are in the middle. Light comes from behind you; the light beams on you only. So beautiful you are... With a snow-white swimsuit on you, with your smooth complexion... You do not say a word, just look at me smiling, and I get locked on you. You are wearing a snow-white veil on the swimsuit. Down to your knees. Suddenly a faint breeze starts to blow from behind; the veil waves. You are cast a long glance at me, smile, turn around, and leave waving a hand. I look in awe at your back, likening you to an angel...

Candan, I know you sense the happiness I felt when I woke after this dream. You are happy and peaceful there; I know this now. You have cevome a snow-white angel as in my dream. How much I have missed you! But I am relieved thanks to such a dream. You know what I feel; you came to comfort me. Do come always...

The other day I went to the schoolgarden and randomly sat down on a bench. I turned around and realized your name was written on the bench. The school had had a bench made in your name. It is right there in the front garden. But we are going to move it to the boarding section. (when the common area is completed) So we shall be able to see it everyday. I fondled the name plate and talked to it as if it was you. I know it sounds like a joke, but I could not smoke when seated on that bench. You used to get cross and never approve of my smoking... I just could not smoke; you were supposedly there. On that bench... And getting angry with me again... Remember, I could hardly ever smoke beside you....:)

My Cenncenn, My Sister,

I love you so much. Nothing may ever change your place in my heart.

YOUR SISTER...

Saturday, November 11, 2006

Bale ve ben /// Ballet and I

Geçen Çarşamba ve bugün bale izledim. Dört küçük baleden oluşan bir program ve "Şımarık Kız"... Candan'ın vefatından sonra ilklerdi. Eskisi gibi zevk alamadım, hatta baleden eskisi kadar hoşlanmadığımı farkettim. Candan'sız balenin anlamı mı yok acaba? Üzüldüm.


--------------------------------------

I watched ballet last Wednesday and today. A programme of four small works and "La Fille Mal Gardee"... They were the firsts after Candan's passing. I did not get the pleasure I used to, and actually realized that I did not enjoy ballet as before. Did ballet without Candan lose meaning? I was sorry.

Candan'ın 18. doğum günü kutlaması - Araç'tayız /// Candan's 18. birthday party - In Araç














Candan 18. yaş gününü Koc Lisesi'nden ve Erdek deniz tatilinden arkadaşları ile kutluyor, 25 Temmuz 2003, İSTANBUL /// Candan celebrating her 18. birthday with mates from Koc High School and from sea holiday in Erdek, 25 July 2003, ISTANBUL

Candan'la köklerimizin olduğu Araç'tayız - ABD'ye gitmeden önce anne ve babama veda ziyareti için gitmiştik, 07 Temmuz 2003, ARAÇ /// Candan and I in Araç, where our roots are, on a good-bye visit to my parents before leaving for the USA, 07 July 2003, ARAÇ

Friday, November 10, 2006

Thank you so much, Kilicaslan! /// Çok çok sağol Kılıcaslan!

Candan`s Blog Site
What a wonderful gift to come here today and find your translations. Now I feel so connected to Asli and Meralhala and, of course, you. You have made a bridge across the world for those of us who love and miss Candan here to many others over there who feel the same way.

Below the blog box in which I'm typing, there is the picture of the two of you in Boston with the Hancock Center and Trinity Church in Copley Square looming behind you. I remember that when you came, Soren went to meet the two of you in Boston, I think probably the first time you met him.

And in this picture, you both look so happy, and you seem to be so near me, smiling right at me--very close by in downtown Boston--and this makes me happy too.

Thank you again. And my heart goes out to all of you--to all of us--who love Candan and who suffer her absence.

-------------------------

Ne harika bir hediye bugün buraya gelip çevirilerini bulmak! Şimdi Asli’ya ve Meralhala’ya, tabii bir de sana, öylesine bağlanmış hissediyorum. Sen Candan’ı buralarda sevip özleyen bizlerle oralarda aynı şeyleri hissedenler arasında dünya aşırı bir köprü kurdun.

Yazdığım blog kutusunun altında ikinizin Boston’da resmi duruyor, arkanızda Copley Meydanı’nda Hancock Merkezi ve Trinity Kilisesi yükseliyor. Geldiğinizde Soren’in ikinizle Boston’da buluşmaya gittiğini anımsıyorum, sanırım bu onunla ilk karşılaşmandı.

Ve bu resimde her ikiniz öylesine mutlu görünüyorsunuz, ve bana öyle yakınsınız, dosdoğru bana gülümsüyorsunuz -- Boston’un ortasında çok yakınlarda – ve bu beni de mutlu ediyor.

Tekrar sağol. Ve yüreğim Candan’ı seven ve yokluğunun sıkıntısını çeken hepinize – hepimize – ulaşıyor.

Thursday, November 09, 2006

İstanbul'da ve Boston'da... /// In Istanbul and in Boston...
















ABD'ye gitmeden kısa zaman önce Viya Balık Restoran'da, 26 Temmuz 2003, İSTANBUL / Boston'da eski ve yeni - Soren'in cektigi bir poz, 06 Ekim 2003, BOSTON ///

At Viya Fish Restaurant a short while before leaving for the USA, 26 July 2003, ISTANBUL / Old and New in Boston - a snapshot from Soren, 06 October 2003, BOSTON

Translation... /// Çeviri...

Dear Bloggers,

I have started translating the blogs from English to Turkish and vice-versa hoping nobody would mind.

-----------------------

Sevgili Blog'cular,

Blogları Türkçe'den İngilizce'ye ve ters yönde çevirmeye başladım. Umarım kimse rahatsız olmaz.

Tuesday, November 07, 2006

Candan and I in Connecticut College and Beacon Hill /// Candan ve ben Connecticut College'de ve Beacon Hill'de...


In front of Plant Dorm, Connecticut College, early October 2003 /// In Beacon Hill, Boston, 06 October 2003 (Soren's objective)
Plant Yatakhanesinin önünde, Connecticut College, Ekim başları, 2003 /// Beacon Hill'de, Boston, 06 Ekim 2003 (Soren'in objektifi)

Candan`s Blog Site

Hello, honey
I come here, to your spot, Candan, every day. I feel it is a way to stay close to you, check in with you and those who loved you. I wish I could read the Turkish postings. I can just pick out the occasional word, but the one I know is "bebeğim." My baby. I used to hear Soren talking to you, and he would murmur that endearment, and I heard you calling him that too. Candan, I think often now that I wish it were last year at this time because I could still call you up then. Because I could still send you a present. All I can still do now is continue to love and miss you.

-------------------------------

Merhaba tatlım

Her gün buraya, senin yerine geliyorum Candan. Sana yakın kalmanın, seninle ve seni sevenlerle kaynaşmanın bir yoludur bu diye düşünüyorum. Türkçe gönderileri okuyabilmeyi dilerdim. Arada bir sözcük yakaladığım oluyor, ama bildiğim "bebeğim". My baby yani. Soren'i seninle konuşurken duyardım, o sevgi sözcüğünü mırıldanırdı, senin de ona öyle dediğini duymuştum. Candan, sık sık düşünüyorum şimdi, geçen yıl bu vakitler olsaydı, çünkü hala seni arayabiliyordum o zaman. Çünkü hala sana hediye yollayabiliyordum. Şu anda hala yapabileceğim ise seni sevmeyi ve özlemeyi sürdürmekten ibaret.

Sunday, November 05, 2006

Amadeus at Ataturk Cultural Centre... // Atatürk Kültür Merkezi'nde Amadeus...

Dear Candan, today I went to Ataturk Cultural Centre for the first time after your passing and saw "Amadeus" by Peter Shaffer. I like the play, but did not feel well. Every corner of the hall is bursting with memories. I love you and miss you more every day.

------------------------------------------------------

Sevgili Candan'ım, vefatından sonra ilk kez bugün Atatürk Kültür Merkezi'ne gittim ve Peter Shaffer'ın Amadeus'unu izledim. Oyunu severim, ama kendimi iyi hissetmedim. Salonun her köşesi anı yüklü... Seni seviyorum ve her geçen gün daha çok özlüyorum.

Wednesday, November 01, 2006

Aslı Abla'dan özlem... /// Longing from Aslı Abla...

Cenn Cennim,bebeğim....
Bu bayram seni görmeye gelecektim.Uzun zamandır planlıyordum bunu.Gel gör ki yine evdeki hesap çarşıya uymadı.Ben çok istememe ve planlamama rağmen yine gelemedim sana.Ankara’ya gitmek zorunda kaldım.Seni görmek için Ankara’ya gidişlerimi hatırladım.En son gelişimi hatırladım.Seni en son görüşümü....Uzun uzun konuşmuştuk seni yormamaya çalışarak.Dinlendirerek.Pasta yemiştik.Televizyonun üstü melek biblolarıyla doluydu.Ben de almıştım sana melek biblosu.Uğuruna inanıyoduk onların.Tek tek anlatmıştın bana hangisini kim aldı.Sonra kucağıma yattın,sırtını okşamamı istedin.Sana sarılamıyordum,seni öpemiyordum.Sadece sırtını sevebiliyordum.Sen mutlu,ben mutlu...Ta ki ayrılık anına kadar.Seni orda öylece bırakıp gitmek içimi acıttı çok.Sonra da senin gidişin içimde kocaman bir yara açtı...Hiç kapanmayan.
Bu yıl da Talent Show’da senin adına ödül verilmesi geldi gündeme.Bence bu zaten her yıl verilmesi gereken bir ödül.Seni bilen,tanıyan herkesin onaylayacağı gibi sensiz bir Talent Show,sensiz Ramfest düşünülemezdi.O yüzden sürekli adın geçmeli bu organızasyonlarda.Ve sen senden sonra gelenlere örnek olarak hep hatırlatılmalısın.Geçen yıl senin adına ödül verilirken sahnede seni gördüm.Seni hayal ettim.Sanki ordaydın...Bu yıl yine orda olacaksın.Ben yine seni hayal edeceğim.CANDAN...KARDEŞİM...BEN SENİ ÇOK ÖZLEDİM.GİTGİDE DAHA DA ÇOK ÖZLÜYORUM.HER ZAMAN AKLIMDASIN,HERZAMAN SENİ HATIRLATAN BİŞEYLER VAR.SENİ ÇOK SEVİYORUM BEBEĞİM.
ABLAN.....

------------------------

My Cenn Cenn, my baby,

I would come to see you this holiday. I had been planning this for a long time. However, things did not work out again. Although I planned and wanted terribly to come to you, I could not. I had to go to Ankara. I recalled my trips to Ankara to see you. I remembered my last coming. The last time I saw you... We had talked long trying not to tire you. Giving rests in between. We had had a cake. The TV top was full of angel bibelots. I had bought you one, too. We believed in the good luck they would bring. You had told me who brought each one by one. Then you had lied on my lap and asked me to caress your back. I could not hug you or kiss you. Just fondle you... Happy you, happy I. Up until the moment of separation. Leaving you there like that hurt me on the inside a lot. Then your departure opened a big sore in me. One that never heals...

It is considered to give an award in your name at the Talent Show this year again. I think such an award should be given every year anyway. As everyone who knows you would attest, a Talent Show or a Ramfest would have been unthinkable without you. Therefore your name should be mentioned non-stop in such organizations. And you should always be remembered as an example to those coming after you. Last year I saw you on stage when the award in your name was being given. I dreamed of you. It was as if you were there. You will be there this year, too. I shall dream of you again. CANDAN. MY SISTER. I MISSED YOU A LOT. I MISS YOU MORE EVERY DAY. YOU ARE ALWAYS ON MY MIND. THERE IS ALWAYS SOMETHING REMINISCENT OF YOU. I LOVE YOU SO MUCH, MY BABY.
YOUR SISTER........